Geçmiş yüzyıllarda insanlar işitme kaybının sebeplerini daha çok kulaktan değil de başka nedenlerden olacağını düşünüyorlardı. Gün geçtikçe işitme kaybının ana nedeninin kulağımızdan kaynaklandığı düşünülmeye başladıkça, sesleri daha iyi duyma çabası için yapılan denemeler de daha gerçekçi yönde ilerlemeye başlamıştır.
İşitme kaybı insan oğlu var olduğundan beri ciddi bir problemdir ve çözümü için her dönem irili ufaklı çabalar gösterilmiştir. İşitme cihazının icadından bahsedeceksek, günümüz işitme cihazlarını unutmanız gerekir. İşitme cihazlarının icadından günümüz teknolojisine gelene kadar geçen sürede o kadar hızlı gelişmeler oldu ki, temellerini okudukça tebessüm içinde kalacaksınız.
1200'den öncesi
İnsanların işitmelerini daha iyi hale getirmek için yapabilecekleri en basit yöntem, tek veya iki elini kulağının etrafına sararak ses düzeyini artırmasıdır. Şu an sizde bunu denerseniz, söylediğimize hemen anlam verebilirsiniz. Seslerin yükseltilmesine dair hiçbir malzemenin kullanılmadığı bu dönemlerde, işitme kaybı olan insanlar sadece bu yöntem ile sesleri yükselterek kulaklarına iletmeye çalışıyorlardı.
1200'lü yıllar
Tahmini başlangıç olan 13. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar geçen sürede insanlar, genelde hayvanların boynuzlarının içini oyarak yada huni şeklinde malzemeler oluşturarak, dinleme cihazı olarak kullanıyorlardı. Görselde de olduğu gibi dar olan ucu kulağın içine oturtup diğer tarafı sesin geldiği yöne çevirip işitmelerine kazanç sağlamaya çalışıyorlardı. Sistem tek bir maddeden ve her türlü malzemeden yapıldığı için kullanımı zamanla yaygınlaşmıştı.
1600'lü yıllar
İnsanların işitme kaybını tedavi etme amaçlı bir cihaz icat etme konusundaki ilk girişim kulak trompetleridir. Kulak trompeti adı verilen ilk ilkel işitme cihazı 17. yüzyılda yaratıldı ve kullanılmaya başlandı. Sesleri kulağa daha iyi ileteceğini düşünerek, farklı şekil ve malzemelerle denemeler yapıldı. Gümüş, metal, ahşap bu malzemelerin bazılarıydı. Kimilerine göre işitme cihazının atası bu trompetlerdir.
1700'lü yıllar
Bu yüzyılın son yıllarına doğru bulunan konuşma tüpleri, kullanıcının kulağına bağlanan bir tüpe doğrudan konuşan birisi tarafından çalışırdı. Bu tüpler trompete göre sesi daha net iletirdi fakat yalnızca bir kişinin konuşabilmesi nedeniyle kalabalık ortamlarda pek kullanışlı değildi.
1800'lü yıllar
Bu yıllarda ilk önce katlanabilir trompetler ortaya çıktı ve kullanılmaya başlandı. Ayrıca kulak trompetleri ve konuşma tüpleri ilk olarak bu dönemde ticari olarak üretilmeye başlandığı için yaygınlaşması da hızlanmıştı. Bu dönemde ayrıca gizli işitme cihazları üretildi. Saçların veya kafa bantlarının içine, giysilere yada eşyalara gizleniyordu. Bu dönemde insanlar bu cihazların faydasından çok işitme engellerini gizlemesini önemsiyordu.
Alexander Graham Bell'in telefonu icadıyla işitme cihazının temelleri atılmış oldu. Graham Bell çalışmalarında, gürültünün bozulabileceğini, sesin frekansının ve yüksekliğinin kontrol edilebileceğini buldu. Bu gelişmelerde elektrikli işitme cihazının temellerini oluşturdu. Daha sonra 1898 yılında Miller Reese Hutchison tarafından ilk elektrikli işitme cihazı icat edildi. Bu cihazlar, sesleri yükseltmek için elektrik akımı kullanıyordu. Karbon verici kullanan bu ilk taşınabilir işitme cihazlarının adı "Akouphone" (audiphone)'du.
1900 - 1910'lu yıllar
19. yüzyılda elektriğin pratik uygulamasıyla birleşen telefonun icadı, işitme cihazlarının gelişimi üzerinde çok büyük bir etki yarattı. 20. yüzyıl başlarında farklı bilim insanlarının da katkılarıyla işitme cihazları daha işlevsel hale getirilmeye çalışıldı. Ayrıca ses seviyeleri 15 dB'e kadar yükseltebiliyorlardı.
1920'de Donanma mühendisi Earl Hanson, "Vactuphone" adlı ilk vakum tüplü işitme cihazının patentini aldı. Vakum tüplerinin kullanılmasıyla işitme cihazları önemli bir yol daha kat etmişti. İlk olarak büyük bir masa kadar olan vakum tüplü işitme cihazları yine bu dönemde küçük bir kutuya sığacak boyuta gelmeyi başardı. Yıllar ilerledikçe de küçülerek gelişmeye devam etti. 1930'lu yılların sonlarına doğru giyinebilir işitme cihazları olarak satılmaya başlandı. Ses seviyeleri 70 desibele kadar kazanç sağlıyordu.
1940 - 1950 - 1960'lı yıllar
1940'lı yılların sonuna doğru transistörler icad edildi ve vakum tüplerinin yerini transistörler aldı. Daha az pil gücü daha az ses bozulması ve daha küçük olarak işitme cihazları üretilmeye başlandı. Boyutlar eskiye göre daha küçüktü fakat cihazlar hala dikkat çekiciydi. 1952'de Norman Krim adlı bir mühendis, transistörün işitme cihazlarını geliştirmedeki potansiyelini fark etti ve kulağın içine veya arkasına oturan ilk işitme cihazını geliştirdi.
1970'lerde mikroişlemcilerin bulunmasıyla analog işitme cihazlarının yaygınlaşması başladı. İşitme cihazları artık daha küçük ve giyilebilir olmaya başladı. Fakat bu işitme cihazları bütün sesleri aynı anda yükseltip yada alçaltabiliyordu. İlerleyen yıllarda ses sinyallerinin frekans bantlarına ayrılmasını sağlayan bir cihaz geliştirilerek daha işlevsel hale getirildi. Bu gelişmenin günümüz dijital işitme cihazlarının tasarımında temel oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Bu yıllarda işitme cihazlarının dijitalleşmesi açısından büyük gelişmelerde kaydedildi. İlk olarak hem dijital hem de analog olan işitme cihazları üretildi ve sonrasında işitme cihazlarının tamemen dijitalleşmesi açısından büyük adımlarda atıldı.
1990'lı yıllar işitme cihazı tarihinde en heyecan verici yıllardır dersek pekte yanılmış olmayız galiba. İşitme cihazlarının tamamen dijitalleşmesi adına birçok firma Ar-Ge çalışmalarını hızlandırmıştı. Ticari açıdan başarılı olan ilk dijital işitme cihazı 90'lı yılların ortasına doğru üretilmeye başlandı.
21. yüzyıla gelindiğinde artık üretici firmalar tamamen kişiselleştirilmiş ve estetik açıdan mükemmeli arayan işitme cihazı üretimine odaklanmışlardı. Bu programlanabilir işitme cihazları, ilk birkaç yıl içinde neredeyse dünya pazarının %85'ini oluşturur hale geldi.
İşitme cihazlarında ki dijitalleşme, işitme kaybı olan bireylere önemli ölçüde kişisel ses dinleme deneyiminin kapısını açtı diyebiliriz. Artık uzmanlar tarafından ince ayarlar yapılabilen cihazlar, kullanıcıların kayıplarına ve özel ihtiyaçlarına göre daha detaylı olarak ayarlanabiliyordu. Cihazlar, farklı dinleme ortamlarına uyum sağlayabiliyor, konuşmalara odaklanabiliyor, doğrudan telefon ve televizyonlara bağlanabiliyor, kullanılan aksesuarlar ile daha iyi dinleme ve kullanım kolaylığı sağlıyordu. Daha da önemlisi seslerin daha doğal olarak duyulmasına olanak tanıyordu.
İşitme cihazlarının gelişimini özetlersek, 1200'lü yılların öncesinde elleriyle çözüm arayan insanlardan, hayvan boynuzlarıyla çözüm arayanlara ve oradan deyim yerindeyse telefonu icad etmeye çalışan Alexander Graham Bell'in tesadüfen işitme cihazlarının temelini atması ve sonrasında ticarileşen ilk işitme cihazlarıyla analog ve dijital dönemler olarak gelişmesini söyleyebiliriz.
Günümüze geldiğimizde ise, işitme cihazlarının her geçen gün daha da akıllı hale geldiğini söyleyebiliriz. Mümkün olduğunca müdahaleye gerek kalmadan her ortama her koşulda uyum sağlayabilen, akıllı cihazlarla uyumlu, estetik açıdan minimal boyutlarda olan teknolojiler üretilmeye çalışılıyor. İşitme cihazı sektöründe ki gelişmeler takip edildiğinde, her yıl firmalar büyük adımlar olarak kabul ettikleri teknolojik gelişmeler bulduğunu açıklıyor. Bu da işitme cihazı kullanıcılarının, her geçen gün daha estetik, daha doğal, daha konforlu ve daha çok ihtiyaçlarına uygun işitme cihazı deneyimi yaşayabileceği anlamına geliyor. Bizler de sizler gibi sektörde ki gelişmeleri merakla bekliyor ve takip ediyoruz.
İşitme cihazı gelişim sürecinde her firma kendi teknolojisini üretmektedir ve bu da dolayısıyla farklı işitme cihazı markalarının farklı teknolojik ürünlere sahip olduğu anlamına gelmektedir. Eğer bir işitme cihazına ihtiyaç duyuyorsanız ve uzman eşliğinde buna karar vermek istiyorsanız bizimle 0533-773-31-99 iletişime geçebilirsiniz.